10 Temmuz 2012 Salı

2 Yaş sedromu ve Pedagog Sonrası

 2 yaş sendromumuzun başladığını hissederek yanlış davranmamak adına bir bilene danışmak istedim ve pedagoga gittik.Öykücük, babası ve annesi...Son zamanlarda daha çok ağlar oldu.Evde bizim sözümüz değil onun sözü geçer oldu. Yani evimizin yeni patronu Öykücük oldu. En sevdiği kelime HAYIR, yapmak istemiyorum oldu.
Bir de son zamanlarda  en büyük sorunumuz korku olduğu için daha sağlıklı ve bilinçli  davranabilmek adına aldık randevumuzu gittik Derya hanımın yanına.
Çok fazla detaya girmeden anlatacağım. Sonuç olarak Öykünün oradaki davranışlarını çok iyi gözlemleyen Derya hanımın bize söyledikleri,

Tahmin ettiğimiz gibi henüz 22 aylık olmasına rağmen 2 yaş sendromumuz başlamış. 18-24 ay arası başlarmış bu sendrom. Onunla inatlaşmayacağız, bir soru sorduk ve hayır cevabı aldıysak onu evete çevirmeye çalışmayacağız çünkü Öykü cevabını vermiş ilerisi inata gider. Eğer çocukla inatlaşırsak ağlama krizleri artar ve çevrede olup biteni fark etmemeye başlayarak gelişimi yavaşlarmış.
Eğer birşey yüzünden ağlamaya başlamışsa, önce biraz kendi haline bırakacağız, üzerine düşmeyeceğiz, kendi işimize bakacağız, o sakinleşmeye başladıktan sonra onunla ilgilendiğimizi göstereceğiz.

Korku için de, neden korktuğunu tanıtacağız . Aaa bak uçak sesi hadi gel bakalım görelim uçağı ya da aaa Öykü duydun mu bak nesi geliyor gibi sesleri tanıyıp alışmaya başlayacağız. Tabiki 1 günde olacak şeyler değil bunlar, biraz zaman alacak. Kızımız büyüyor ve biz de onunla beraber öğreniyor ve tekrar büyüyoruz.

Şimdilerde nasılmıyız, daha iyi, en azından biz anne baba olarak ona nasıl davranacağımızı daha iyi biliyoruz. Onu daha çok kendi haline bırakmaya çalışıyoruz. Kendi kendine oynamayı öğrensin ve bundan da keyif alsın diye.
Böyle davranmamızın meyvelerini toplamaya başladık diyemem ama en azından çiçekleri açmaya başladı :)  Öykü mutlu biz mutluyuz, Biz mutluyuz Öykü mutlu :)


Yani sabırlı olacağız, Öykü de bir sorun yok, iki yaş sendromu başlamış yeni durumuna adapte olmaya çalışıyor ve tabiki bocalıyor, en büyük kural SAKİN ve SABIRLI  olmak.




3 Temmuz 2012 Salı

Onlar erdi muradınaa..

Düğünümüz de bitti. Nasıl geçti o gün hiç anlamadım. Katılabildiğim kadarıyla  düğünümüz çook güzel oldu, daha doğrusu olmuş:) Bakmayın şimdi güldüğüme o gece çok fenaydım.Saat 17:30 da oteldeydik. Bize ayrılan odalarda üzerimizi giyindik, hazırlandık.19:00 da kokteylimiz başladı, 20:00 da nikah ve yemek.


Kabarık elbisemizi, toputlu ayakkabılarımızı hevesle giydik. Dayısının, onun deyimiyle "abaçın" düğününe gidiyorduk.


Öykücük beni biraz zorladı o gece. Sürekli ağladı ve kucağımdan inmek istemedi.Misafirleri rahatsız etmemek ve Öykü'yü sakinleştirebilmek için lobide takılıp kahve içmeyi mecburen tercih ettik.Saat 22:30 odada uyutup babaannesine teslim ettikten sonra düğüne katılabildim.Kardeşimin düğününden hiçbişey anlamadım desem yeridir.

Annem, ablam, ben ve minik prensesim. Ablam henüz üzerini giyinmemiş.

Öykücük ve Selda yengesi :)

Düğün başlamadan önce Öykü tarafından herşey normal. Bütün fotoğraflarda gülüyor.Ta ki fotoğrafçı düğünden önce aile fotoğraflarını çekmek isteyene kadar. Fotoğrafçının çektiği tüm fotolarda Öykü ağlıyor :)

Fark ettiyseniz salonda hiç fotoğrafımız yok :) Öykü uyuduktan sonra da kendimi pistte buldum, fotoğrafla ilgilenemedim :)


Canım kardeşlerim ömür boyu mutlu olun, yüzünüz hep gülsün..